NBA Tarihinin En Başarılı Kardeşleri

0
0
0
s2smodern

NBA Tarihinin En Başarılı Kardeşleri

Ligin ilk kurulduğu 1946-47 sezonundan beri birçok kardeş NBA parkesinde ter döktü. Bu ikililerin hatta üçlülerin arasından çok başarılı kariyerler geçirenler olduğu gibi, aile üyelerinden sadece bir tanesinin başarılı olduğu durumları da sıkça gördük. Bu listemizde NBA kariyerlerini başarıyla noktalamış veya halen sürdürmekte olan kardeşleri sıraladık.

Not: Kariyerlerinin henüz daha başlarında olan Grant, Plumlee ve Zeller kardeşlerin bu listeye girebilmek için biraz daha başarıya ihtiyaçları var.

15) Jrue – Justin – Aaron Holiday

Listemize Holiday kardeşlerle başlıyoruz. Ortanca kardeş olmasına rağmen lige ilk adım atan isim Jrue Holiday aynı zamanda bu üçlünün içinde şimdilik en başarılısı. 76’ers formasıyla ligdeki dördüncü senesinde All-Star formasını da sırtına geçirmeyi başarmıştı. Pelicans’a takasının ardından geçirdiği ciddi sakatlıklar ve ailesel problemler dolayısıyla kariyeri düşüşe geçen Jrue, geride kalan sezon Anthony Davis’le yakaladığı uyum sonrası hem kariyerini hem de Pelicans’ı tekrar canlandırdı. 9 sezonluk kariyerinin istatistikleri ise 14.9 sayı, 3.7 ribaund ve 6.2 asist.

Kardeşlerin en büyüğü Justin ise Warriors formasıyla şampiyonluk da kazandığı 2014-15 sezonunda kendisini ligde kabul ettirmeyi başarmıştı. Takip eden 3 sezonda 3 farklı takımda forma giyen Holiday şimdilik Bulls’da kalıcı olacak gibi gözüküyor. Forma giydiği 5 sezondaki istatistikleri iste 7.4 sayı, 2.5 ribaund, 1.4 asist.

Bu sezonki draftta Pacers tarafından seçilen Aaron ise potansiyel olarak en azından Justin’i geçeceği izlenimini veriyor.

 

 

14) Markieff – Marcus Morris

Morris ikizleri Phoenix’te buluştuklarında, NBA tarihinin aynı takımda oynayan ikinci ikizleri olmuşlardı. İlginçtir bu onura erişen ilk ikizler (listenin devamında göreceğiniz Arsdale ikizleri) de Phoenix forması giymişlerdi. NBA’e adım atana kadar birbirlerinden neredeyse hiç ayrılmayan Morrisler draftta da peş peşe (13. ve 14. sırada) seçilmişlerdi. Kariyerlerinin ikinci sezonunda buluşan ikili, Marcus’un Detroit’e takas olmasıyla tekrar ayrıldı. Oynadıkları takımlardaki rollerinin benzerliği kadar istatistiklerinin de birbirine yakınlığı şaşırtıcı. 7 sezondur ligde olan ikiliden Markieff, 11.9 sayı, 5.6 ribaundla oynarken, Marcus 11.2 sayı, 4.4 ribaund ile oynuyor.

 

 

13) Jay – Sam Vincent

NBA’de 9 sezon geçiren Jay Vincent bunların ilk beşini Dallas’ta geçirirken kariyerinin de en başarılı günlerini yaşıyordu. Kariyerinin kalanında sakatlıklardan çok çeken Vincent’in istatistikleri de düşüşe geçti. Buna rağmen kariyer istatistiklerine bakınca hiç de fena olmayan 15.2 sayı, 5.5 ribaund 2 asist ortalamalarını görüyoruz.

Jay’den dört yaş daha küçük olan Sam’i 2007-08 sezonunda Charlotte Bobcats’i çalıştırdığı dönemden de hatırlıyoruz. Oyunculuk kariyeri 7 sezon süren ve en başarılı dönemini 88-89 yıllarında Chicago’da yaşayan Sam Vincent da ağabeyi gibi sakatlıklardan epeyce çekti. Buna rağmen 7.8 sayı, 2.1 ribaund ve 3.9 asist kariyer istatistiklerine sahip ve güvenilir bir oyun kurucu olarak hatırlanıyor. Ek olarak çaylak yılında (85-86 sezonu) Boston forması altında bir de şampiyonluk yüzüğüne sahip.

 

 

12) Willie – Shandon Anderson

Spurs formasıyla lige adım atan Willie Anderson, 7 sezon boyunca aynı formayla sahada yer aldı. Kariyeri sakatlıklar yüzünden düşüşe geçen Anderson, en başarılı sezonunu çaylak yılında yaşarken, sezon sonunda yılın en iyi çaylak beşine de seçilmişti. 9 sezon sonunda emekli olduğunda istatistik arşivlerine 12.2 sayı, 3.8 ribaund ve 3.8 asist ortalamaları bıraktı.

NBA’de geçirdiği 10 sezon boyunca çok başarılı bir yan parça olan Shandon Anderson ise kariyerinin son sezonunda Miami forması altında şampiyonluk yüzüğünü almayı başardı. Kariyerinin ilk iki sezonunda Utah formasıyla finallerde Jordan'lı Bulls’a takılan Anderson için bu makus kaderini değiştirmek güzel bir kariyer sonu olsa gerek. Onun kariyer istatistikleri de 7.4 sayı, 3.1 ribaund, 1.4 asist.

 

 

11) Brent – Jon – Drew Barry

Rick Barry gibi bir Hall of Fame üyesi efsanenin oğullarının da aynı mesleği devam ettirmesi sürpriz olmasa gerek. Her şeye rağmen birçok basketbolcu babanın çocukları başarısız olurken Barry kardeşler güzel bir basketbolcu ailesi örneği verdiler, en azından ikisi.

Öncelikle üçlünün en büyüğü olan Jon ile başlayalım. 14 sezonluk NBA kariyerine 8 farklı takım sığdıran Jon, bu takımların hepsinde benchten gelen şutör rolünü üstlendi. Sakatlıklar nedeniyle iniş ve çıkışları çok fazla olan bir kariyere sahip, bir sezonu %47 üç sayılık yüzdesiyle tamamlarken iki sezon sonra %29.5’le atıyordu. Her şeye rağmen 14 sezonluk kariyerini %39 gibi yüksek bir üçlük yüzdesi ile ve 5.7 sayı, 1.8 ribaund ve 2.2 asist ortalamalarıyla kapattı.

Ortanca ve kardeşler içinde en başarılısı olan Brent ile devam edelim. Şimdilerde NBA TV’de yorumculuk yapan Brent Barry, San Antonio ile  kazandığı iki şampiyonluk haricinde 1996 senesinde kazandığı smaç yarışmasıyla da hatırlanır. Smaçlarını warm-up formasını çıkarmadan yapmasıyla ilginç bir görüntü oluşturmuştu. Kariyeri boyunca her gittiği takımda çok iyi bir tamamlayıcı oyuncu olmayı başaran Brent Barry, 14 sezona, 9.3 sayı, 3 ribaund, 3.2 asist ve %40 üçlük yüzdesi sığdırmayı başardı.

Pek kimsenin tanımadığı üçüncü kardeş Drew ise NBA’de sadece 60 maç forma giyebildi ve 2.2 sayı, 1.9 asist ortalamaları yakaladı.

 

 

10) Chuck – Wesley Person

Curry kardeşlerin ardından, en keskin şutörlük konusunda Person kardeşleri gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz. Lakabı “Rifleman” yani silahşör olan Chuck, 86 draftında dördüncü sıradan Pacers tarafından seçildi ve sezon sonunda yılın çaylağı ödülünü almayı da başardı. Pacers forması altında geçirdiği 6 sezonun ardından diğer takımlarda aynı performansı hiçbir zaman gösteremedi. 13 sezonluk kariyerini 14.7 sayı, 5.1 ribaund, 2.8 asist ve  %36 üçlük yüzdesiyle tamamladı.

Chuck’tan yedi yaş küçük olan Wesley ise en başarılı sezonlarını Cavs formasıyla geçirdi. 11 sezon kaldığı NBA parkesinde 11.2 sayı, 3.3 ribaund, 1.7 asist ve %42 üçlük yüzdesiyle oynadı.

 

 

9) Brook – Robin Lopez

2008 draftında 10. sıradan seçilen Brook ve 15. sıradan seçilen Robin, NBA’in aktif ikizlerinden bir diğeri. Oyunun hücum yönünde, bir uzuna göre çok yumuşak bileklere sahip olan Brook daha başarılıyken, savunma tarafında çok daha savaşçı ruhlu olan Robin ön plana çıkıyor. NBA’deki ilk 9 sezonu boyunca Nets forması giymesinin ardından geçtiğimiz sezonu Lakers’da geçiren Brook bu sezon Bucks’la bir sezonluk kontrat imzaladı ve düşüşteki kariyerini yeniden canlandırma peşinde. Phoenix tarafından seçilmesinin ardından beşinci takımında olan Robin geride kalan iki sezonu Chicago’da geçirdi ve maskotlarla uğraşmadığı zamanlarda Bulls’un gençlerine ağabeylik yapmakla meşgul. İkiliden Brook’un istatistikleri 17.9 sayı, 6.8 ribaund, 1.7 blok, Robin’in ise 9 sayı, 5.4 ribaund, 1.2 blok. Brook Lopez’in 2013 yılında All-Star maçına seçildiğini de ekleyelim.

 

 

8) Jim – John Paxson

Portland forması altında 5 çok başarılı sezon geçiren Jim Paxson bu süreçte 19.4 sayı ortalaması tuttururken, 83 ve 84 yıllarında all-star olma başarısı göstermişti. Ayrıca 84 yılında All-NBA Second Team’e de seçilme başarısı gösterdi. Kariyerinin kalan yıllarında performansı düşüşe geçse de 11 yıllık kariyerini 14.3 sayı, 2 ribaund ve 2.9 asist ortalamalarıyla tamamladı. Oyunculuk kariyerinin ardından genel menajerlik de yapan Jim, 1999-2005 yılları arasında Cavs’de görev yaptı ve Lebron James’i draft etti.

John Paxson ise kariyerinin başlarında berbat olan üçlük yüzdesini yukarılara çekerek Jordan’ın Bulls’unda önemli bir rol oyuncusu haline geldi. Final serisinde Phoenix’e attığı ve galibiyeti getiren şut eminim hala akıllardadır. 11 sezon süren NBA kariyerine 3 şampiyonluk sığdıran Paxson’ın istatikleri ise 7.2 sayı, ve 3.6 asistti. 1996 yılında Bulls tekrar şampiyonluğa ulaşırken Paxson da takımda asistan koçluk yapıyordu. 2003 yılından beri Bulls’un yönetiminde olan John Paxson’ın saha içerisinde yakaladığı başarıyı yönetici olarak yakalayabildiğini söylemek pek de mümkün değil.

 

 

7) Horace – Harvey Grant

Horace Grant denince akla gelen ilk şey herhalde sahadayken taktığı gözlüklerdir. İkincisi de John Paxson’ın üçlüğünden sonra Phoenix hücumunda Kevin Johnson’a yaptığı bloktur. Bu arada Paxson’ın soktuğu şutun asistini yapan da Grant’ten başkası değil. Tam 17 sezon geçirdiği NBA’de 1165 maça çıkan Grant, 11.2 sayı 8.1 ribaund istatistiklerinin yanında 1 kez All-Star seçilme başarısı göstermiş, 4 kez All-NBA Second Defensive Team’e seçilmiş, toplamda da üçü Bulls, biri de Lakers’la olmak üzere 4 şampiyonluk yüzüğünü parmağına geçirmeyi başarmıştır.

İkizi Harvey ise daha sıradan bir NBA kariyerine sahip olurken en başarılı sezonlarını 1990-93 arasında, 18.3 sayı, 6.6 ribaund ile oynadığı Washington’da geçirdi. Toplamda 11 sezon sahada kalan Harvey’nin istatikleri ise 9.9 sayı, 4.4 ribaund ve 1.6 asist.

 

 

6) Gus – Ray Williams

İkisi de combo guard olan Williams kardeşler 70’li yılların sonları ve 80’li yılların başlarında ligin en başarılı guardları arasındalardı. Ray’den yalnızca 1 yaş büyük Gus, Seattle’da geçirdiği sezonlarda 2 kez All-Star olurken, bir kez All-NBA First, bir kez de All-NBA Second takımlarına seçiliyordu. 1979 yılında Seattle forması altında şampiyon olurken final serisinde 28.6 sayı ortalaması tutturmayı başarmıştı. Serinin MVP’si ise bir başka önemli guard Dennis Johnson’dı. Emekli olduğunda geride 11 sezon, 17.1 sayı ve 5.6 asist rakamları bırakan Gus Williams’ın 1 numaralı forması da 2004 yılında SuperSonics tarafından emekli edildi.

Ray Williams ise kariyerinin başında New York ve New Jersey formaları altında çok başarılı sezonlar geçirirken 3 sezon üst üst 19.5 sayı ve 5.5 asist ortalamasının üzerine çıkmayı başardı. Ne yazık ki Ray de sakatlıklar sebebiyle düşüşe geçen bir kariyere sahip. Buna rağmen 10 sezon boyunca NBA sahnesinde yer aldı ve emekliye ayrıldığında istatistik kağıdında 15.5 sayı, 3.6 ribaund, 5.8 asist ortalamaları yazılıydı.

 

 

5) Dick – Tom Van Arsdale

Morris ikizlerinden önce aynı takımda oynama şansı bulmuş ilk ikizlere geldik listemizde. Farklı olansa Morrisler gibi kariyerlerinin başında değil ancak son sezonlarında buluşmayı başarmıştı Van Arsdale ikizleri. Benzer şekilde NBA’e adım atana kadar birbirlerinden ayrılmayan bu ikili de draftta (10. ve 11. sıra) peş peşe seçilmişti.

Kariyerine New York’ta başlayan Dick asıl patlamasını Phoenix formasıyla yapmayı başarmıştı ve 7 sezonluk bir süreçte maç başı 19.5 sayı ortalama tutturmuştu. Bir iki numaraya göre ortalama üstü ribaundcu olan Dick aynı zamanda 3 kere All-Star olmuş, 73-74 sezonunda da All-NBA Second Defensive Team’e seçilmiştir. 12 sezonluk kariyerini 16.4 sayı, 4.1 ribaund, 3.3 asist  ortalamaları ile noktalamıştır.

Kariyerine Detroit formasıyla başlyan Tom da en verimli dönemlerini Cincinnati ve Philadelphia’da geçirmişti. Özellikle Cincinnati’de 1968-72 yılları arasında 4 sezon boyunca 21.1 sayı ortalamasıyla oynamıştır. İkizi gibi 3 kez All-Star seçilmeyi başaran Tom da 12 sezonun ardından emekli olurken 15.3 sayı, 4.2 ribaund, 2.2 asist ortalamalarına sahipti.

Van Arsdale ikizlerinin bu listede daha yukarılarda olmamasının sebebi ise ikisinin de takımlarının başarısız olmasıdır. Tom şu an için NBA tarihinin en kötü rekorlarından biri olan, hiç playoff maçı görmeden en çok maça çıkma rekorunun sahibi. Dick ise Phoenix’i playofflara sadece bir kez sokabilmiştir (76 yılında finallerde Boston’a yenilen Suns’da altıncı adam rolündeydi).

 

 

4) Bernard – Albert King

Öncelikle Albert King’le, kardeşlerin daha az tanınanı ile başlayalım. Aslına bakarsanız fena olmayan bir NBA kariyerine sahip olsa da, ağabeyi Bernard olduğu için istatistikleri epey sıradanlaşıyor. 6 başarılı New Jersey sezonunun ardından gittiği takımlarda rolü düşen Albert, sonrasında iki sezon yurtdışında forma giydi, NBA’e döndüğünde Washington formasını yalnızca 6 maç giydikten sonra emekliye ayrıldı. Toplamda 9 sezonda 534 maça çıkan Albert, kariyerini 12.1 sayı, 4.2 ribaund ve 2.2 asist ortalamalarıyla noktaladı.

Bernard King ise diz sakatlıkları ve alkol problemi olmasa, hali hazırda muhteşem olan kariyeri hangi seviyelere çıkabilirdi düşündürten bir isim. Küçük kardeşi gibi lige New Jersey formasıyla giren Bernard daha çaylak yılından 24.2 sayı ortalaması tutturmuştu. Kariyerinin üçüncü sezonunu alkol sorunları nedeniyle bir anlamda boşa geçiren King, sonrasında takas olduğu Warriors’da kendini yeniden bularak, ilk All-Star maçına seçildi. Warriors’dan sonraki durağı ise kendisinin asıl efsaneleştiği yer olan New York Knicks’ti. 84-85 sezonunu 32.9 sayı ortalamasıyla, sayı kralı olarak tamamlamasına rağmen, 23 mart’ta, onun sonraki iki sezonu (6 maç hariç) kaçırmasına sebep olan ACL sakatlığını geçirdi. New York yönetimi King’i sakat geçen iki sezonun ardından Washington’a takas etti. Burada bir kez daha kendini bulan King 90-91 sezonunda 28.4 sayı ortalaması tutturdu. Takip eden sezonu bir başka diz operasyonu yüzünden kaçıran King, New Jersey formasıyla bir kez daha dönüş yapmaya çalışsa da bu kez başarılı olamayarak emekliye ayrıldı. 2013 yılında Hall of Fame’e de alınan Bernard King, toplamda dört kez All-Star seçilmiş, iki kez de All-NBA First Team’e seçilmiş bir yıldız olarak, 22.5 sayı, 5.8 ribaund ve 3.3 asist ortalamaları ile emekli olmuştur.

 

3) Dominique – Gerald Wilkins

Gerald Wilkins ismi, Albert King kadar bilinmeyen bir isim değil. Özellikle Knicks taraftarlarının çok iyi bildiği bir isim olan Wilkins, NBA kariyerinin de başladığı New York’ta 7 başarılı sezon geçirmişti. John Starks takıma katılana kadar Patrick Ewing’in ardından takımın ikinci skoreri olan Wilkins, 94-95 sezonunun tamamını ve sonraki sezonun da çoğunu sakatlıklar sebebiyle kaçırdı ve kariyeri düşüşe geçti. Her şeye rağmen NBA karnesinde 13 sezon ve 900 maç olan Wilkins, ağabeyi kadar hatırlanmasa da iyi bir NBA oyuncusu olarak emekliye ayrıldı.

80’li yılların Larry Bird olmasa en iyi 3 numarası olan Dominique Wilkins’i anlatmaya pek de gerek yok. 2006 yılında Hall of Fame’e alınan ‘Nique, NBA kariyerinde 9 kez All-Star seçildi, 7 kez All-NBA takımlarında yer aldı ve 15 sezonun ardından, 24.8 sayı, 6.7 ribaund ortalamaları ile emekli oldu.

 

 

2) Cheryl – Reggie Miller

Biri NBA tarihinin gelmiş geçmiş en iyi şutörlerinden ve iki numaralarından, diğeri ise Amerikan kadın basketbolunun en önemli temsilcilerinden biri. Cheryl Miller’ı birçoğunuz TNT ve NBA TV’deki muhabirlik ve yorumculuk günlerinden hatırlarsınız. WNBA’in kurulduğu dönemde aktif kariyerini noktalamış olan Cheryl’ı ne yazık ki o sahnede izleme şansımız olmadı. Ancak NCAA kariyerini iki şampiyonluk ve üç kez en iyi oyuncuya verilen Naismith Yılın Oyuncusu ödülünü alarak tamamlamış bir isimden bahsediyoruz. Ek olarak Amerika milli takımıyla da bir Dünya bir de Olimpiyat altın madalyası olduğunu ekleyelim.

Reggie Miller ise şimdilik NBA tarihinin en çok üçlük atan ikinci oyuncusu konumunda. 18 sezon boyunca Pacers forması ile sahaya çıkan Reggie, 2012 yılında Hall of Fame’e seçilmesinin yanı sıra 5 kez All-Star, üç kez de All-NBA seçilme başarısı gösterdi. Knicks potasına 9 saniyede gönderdiği 8 sayı ve trash talking yetenekleri de Reggie’yi unutulmaz bir oyuncu yapmıştı.

 

 

1) Marc Gasol – Pau Gasol

NBA kariyerleri bu kadar parlak bir ikili bir daha gelir mi bilinmez ama Gasol kardeşler, dünya basketbol tarihinin de en başarılı kardeşleri olabilir. İspanya milli takımıyla da başarıdan başarıya koşan Gasol biraderler emekli olduklarında, yeri doldurulamaz bir boşluk bırakacaklar. Bir All-Star maçında karşılıklı ilk beş çıkma başarısı gösteren ilk kardeş ikilisi de Gasollar.

NBA’e 2001-2002 sezonunda adım atan Pau, yılın çaylağı seçilerek ödül tablosunu doldurmaya daha ilk sezondan başlamıştı. Lakers formasıyla kazandığı iki şampiyonluk haricinde, 6 kez All-Star, 4 kez de All-NBA takımlarına seçilen Gasol, Nowitzki’nin ardından en başarılı Avrupalı oyuncu olabilir. 18. sezonuna hazırlanan Pau, şu ana kadar 1196 karşılaşmada oynayıp, 17.4 sayı, 9.3 ribaund, 3.2 asist ve 1.6 blok ortalamaları tutturmuş durumda.

Ağabeyinin Lakers’a gönderildiği takasta ek parça olarak Memphis’e verilen Marc’ın bu seviyelere çıkacağını herhalde kimse hayal etmemişti. NBA’e ilk geldiğinde fiziksel olarak biraz kilolu ve ağır olan Marc, kendisini NBA’e inanılmaz adapte etti ve şu ana kadar 3 kez All-Star, 2 kez All-NBA ve bir kez de Yılın Savunmacısı seçilmeyi başardı. 11. Sezonuna girecek olan Marc’ın istatistikleri ise 15.2 sayı, 7.7 ribaund, 3.3 asist ve 1.5 blok.

 

 

 

{jcomments on}

En Çok Okunanlar

Eki 14, 2018
Eki 07, 2018
Eyl 30, 2018
Eyl 23, 2018
Eyl 19, 2018
Eyl 12, 2018
Eyl 12, 2018

NBA Tarihinin En Uzun Oyuncuları

Uluğ Kazancıoğlu
Ağu 31, 2018
Ağu 25, 2018
Ağu 13, 2018

Taraftarlardan En Çok Okunanlar

Kas 16, 2017