Basketbolun sürekli evrimleşen ve kendini yenileyen bir spor olduğunu kimse tartışamaz. Popüler sporların doğasında olan bu değişimin de birçok nedeni olabilir. İlgiden kaynaklanan rekabet artışı dolayısıyla oyuncu havuzunun genişlemesi, beslenme alanındaki gelişmeler, çağ değiştiren oyuncular, yeni idman teknikleri ve daha fazla sayısız sebep bu evrimin sebebi olabilir. Belki de basketbol bundan 50 sene sonra insan oğlu Mars'a ayak basarsa Mars'ta gelişen başka bir spor nedeniyle popülerliğini bile yitirebilir (Çok saçma olduğunu biliyorum ama Mars'ta alternatif sporlar fikri sizin de hoşunuza gitti bence). Modern basketbolun şuan geldiği konumun da beraberinde getirdiği bir sürü soru işareti var ve belki de bunlardan en önemlisi gelişmiş istatistiklerin ve analitik basketbolun saha içindeki etkisi.

2014-2015 sezonunda GSW başına gelen Steve Kerr başarısını takımın analitik uzmanıyla yaptığı çalışmalara borçlu olduğunu saklamaktan asla çekinmez. Mark Jackson'ın teke tek üstüne dayalı, durağan bir hücum sistemi ile oynadığına inana Warriors yönetimi Mark Jackson'ı sezon sonunda gönderdi ve Jackson'ın yerine takımın başına gelen Steve Kerr'den beklentiler çok yüksekti. Her ne kadar oynanan basketbol çok akıcı olmasa da, bir önceki sezon 51 maç kazanıp yarı final oynayan bir takımın koçunun kovulması NBA'de çok sık görülen bir şey değil sonuçta. Takımın başına geldikten sonra sürekli yardımcı koçlarıyla uzun video seansları ve toplantılar yapan Kerr, takımına yeni bir sistem getirmesi gerektiğinin farkındaydı fakat oyuncularını buna nasıl ikna edeceği konusunda hiç bir fikri yoktu. Bir gün takımın analitik istatistik kordinatörüyle yaptığı bir toplantı sırasında uzmanından kendisine geçen sezonla ilgili çarpıcı bir istatistik bulmasını söyledi. 1 haftalık bir çalışma sonrası Sammy Gelfand, Steve Kerr'e istediği istatistiği buldu. GSW 2013-2014 sezonunda maç başına 244 pasla NBA'in açık ara en az pas yapan takımıydı. Uçurum o kadar fazla ki 29. sıradaki takımın maç başına verdiği pas sayısı 260. Bu kadar fazla silahı olan bir takımın bu kadar az pas yapması Steve Kerr'e çok saçma geldi ve Steve Kerr yaz kampında takımına daha hareketli ve pasa dayalı bir sistem empoze etmek üzere hazırlandı. İlk başlarda takım bu sisteme adapte olmakta zorlansa da sezonun 9.maçından sonra geriye hiç bakmamak üzere kopup giden bir Warriors ortaya çıktı ve NBA tarihinin gelmiş geçmiş en iyi hücum takımlarından biri olmayı başardı.

NBA'in son 5-6 sezonuna hücumda yarattığı serbestlikle ve erken şuta dayalı sistemiyle damga vuran bir başka takım olan Houston Rockets da bu trendin başka bir örneği. Takım sahibi Daryl Morey, NBA içinde analitik basketbol verileriyle takıntılı bir yönetici olarak tanınır ve takımına katmayı düşündüğü bütün oyuncuları analitik ekibiyle beraber en ince detayına kadar inceler. Geçmişte en çok kullandığı şut bölgelerinden, fiziksel gelişim potansiyeline, o ana kadar ki kariyerini hesaba katan bir programla takıma alındığı takdirde maç başına kaç sayı atabileceği, kaç rebound alabileceği, hangi tip uzunlarla iyi bir pick and roll kimyasına sahip olduğu, savunmada kaç pozisyonu savunabileceği vs. bile hesaplanır. Houston Rockets da şuan ikinci baharını yaşayan bir çok oyuncunun böyle bir performans sergilemesin de takımın analitik ekibinin büyük bir etkisi var.   

Artık bu modernizasyonun etkisiyle beraber basketbol oyuncularının attığı her adım hesaplanıyor ve bu hesaplamalara göre koçlar strateji belirliyor. Bu konuda Avrupa'dan çok ileri seviyede olan Amerika Birleşik Devletleri uzun süre daha dünya basketbolundaki yeni gelişmelere yön vereceğe benziyor, ta ki Avrupa da analitik basketbola NBA kadar önem verene dek. İstatistikler her zaman işe yaramasa da, programların hata payı olsa da, gelişen teknolojiyle beraber verilere dayanılarak geliştirilen taktiklerin spor içerisindeki yeri giderek artıyor ve buna bütün dünyanın ayak uydurma zamanı geldi. 

{jcomments on}