3ND Öncü Sporcular Serisi: Yaşar Doğu

0
0
0
s2smodern

Biliyorum biraz utanç verici ama Yaşar Doğu’nun varlığından anca Ünilig Basketbol Türkiye Şampiyonası için 2016 yılında Samsun’a gittiğimizde haberdar oldum. Maçlarımızı Yaşar Doğu Kapalı Spor Salonu’nda oynayacaktık. Şampiyonadan bir gün önce Samsun’a gelip otelimize yerleştikten sonra bize ayrılan saatte maçların oynanacağı salonda kısa bir ter idmanı yapmak üzere takım otobüsümüze bindik. Salonu bulmak için Google Maps uygulamasına Yaşar Doğu Kapalı Spor Salonu yazdığımızda karşımıza 3 tane kapalı spor salonu seçeneği ve ayrıca bir de spor bilimleri fakültesi çıktı. Türkiye Basketbol Federasyonu’nun verdiği resmi yazılara baktık, Yaşar Doğu Kapalı Spor Salonu’ndan başka bir detay aradık ama bulamadık. Uzun lafın kısası, üçüncü denememizde doğru salonu bulduk ama ter idmanımızın 15 dakikasını kaybetmiştik bile. O gün ter idmanımız bittikten sonra kendi kendime bu konu hakkında biraz düşündüm. Aynı şehirde 3 farklı bölgede bulunan ve gayet güzel bir durumda olan bu spor salonlarının hepsinin isminin Yaşar Doğu olması için bir insan neler yapmış olabilir diye merak ettim.  Bu merak beni Yaşar Doğu hakkında bir kitap okumaya ve daha sonrasında da bu yazıyı yazmaya kadar götürdü.

 

Yaşar Doğu Kapalı Spor Salonu 1

 

Yaşar Doğu bizim gibi normal bir zamanda, normal bir hastanede, o sırada içişleri dışında başka bir derdi olmayan bir ülkede doğmadı.  1913 yılında Samsun’un Karlı köyünde dünyaya geldiği sırada son demlerini yaşayan Osmanlı Devleti, Almanya ile beraber Birinci Dünya Savaşı’na girip ağır bir yenilgi almak üzereydi.  Yaşar Doğu daha baba sevgisine doyamadan, belki de babasıyla hiçbir anısını hatırlayacak kadar büyüyemeden babasını savaşta kaybetti. Bu kadar küçük yaşta yaşadığı bunca tramvayı atlatarak psikolojik açıdan bir zarar görmemesi bile mucizeyken, babasının ölümünden sonra taşındıkları Emirli köyünde daha 3-4 yaşlarındayken karakucak güreşmeye başladı. Annesinin ikinci evliliğinden sonra halasının yanına taşınan Yaşar, halasının yanındayken düğünlerde ve panayırlarda güreşmeye başladı ve böylece ünü salmaya başladı. 1936 yılında Ankara’da askerlik görevini yaptığı sırada güreş otoriteleri tarafından beğenilince minder güreşiyle tanıştı ve güreş kariyeri büyük bir ivme kazandı. 1938 yılında temelli Ankara’ya taşınan Doğu,  Ankara Güreş İhtisas Spor Kulubü’nde güreştiği sıralarda o zamanlar Milli takımımızın koçu olan Finlandiyalı Onni Hellinen tarafından Milli takıma çağırıldı.

 

 

 

Yaşar Doğu’nun milli güreş kariyeri milli takıma seçildiği sene olan 1939 yılında başladı. 66 kilo kategorisinden katıldığı Oslo’daki Avrupa Güreş Şampiyonası’nda Estonyalı rakibi Toots’a finalde yenilerek kariyerinin ilk ve tek yenilgisini aldı… Efsane güreşçi bundan sonra katıldığı turnuvaların hepsinde şampiyon olacaktı.

1940 yılında İstanbul Çemberlitaş’da yapılan Balkan Şampiyonası’nda üç tuşla 3 galibeyet aldı ve 66 kiloda şampiyon oldu. Kariyeri tam ivme almaya başlamıştı ki araya maalesef ki 2.Dünya Savaşı girdi ve yaklaşık 6 yıl kendini formda tutsa da hiçbir uluslararası turnuvaya katılamadı. Dünya savaşları yine Yaşar Doğu’nun kaderini kötü bir şekilde etkilemişe benziyordu.  1946′da Kahire ve İskenderiye’de yapılan iki milli karşılaşmada iki tuşla iki galibiyet daha kazandı. Yine o yıl Stokholm’de yapılan Avrupa Şampiyonası’nda 73 kiloda 6 maça çıktı ve hepsini kazanarak ilk defa Avrupa Şampiyonu unvanını kazandı. Bir yıl sonra Prag’da yapılan Avrupa Grekoromen Şampiyonası’nda yine bütün rakiplerini yendi ve 73 kilonun şampiyonu oldu. 

 

 

 

1948 yılında bütün dünya savaş yaralarını sararken 12 yıl sonra ilk defa bütün ülkelerin katılımıyla Londra’da yaz olimpiyatları düzenlendi. 1940 ve 1944 Olimpiyatları savaş sebebiyle iptal edilmişti. 73 kilo serbestten olimpiyatlara katılan Yaşar Doğu Londra’da adeta domine etti. 5 rakibini de tuşla yenerek olimpiyat şampiyonu oldu ve Türkiye’nin olimpiyat tarihine ismini altın harflerle yazdırdı. Ayrıca 1948 Olimpiyatları alınan 12 madalya ile (6 altın, 4 gümüş, 2 bronz) hala Türkiye spor tarihinin en başarılı olimpiyatları sayılmaktadır.

Yaşar Doğu çok çabuk kilo alan, buna karşılık çok zor kilo veren bir bünyeye sahipti. Bu yüzden yıllar ilerledikçe sıkleti de yükseliyordu, nitekim 66 kilo ile başladığı güreş hayatının son şampiyonluğunu Helsinki’de 87 kiloda kazandı. Böylelikle emekli olmadan parlak güreş kariyerine bir de dünya şampiyonluğu sıfatını eklemiş oldu.

Londra Olimpiyatları sonrası devlet tarafından kendisine bir ev armağan edildiği için profesyonel sporcu statüsü kazanan Doğu, bu yüzden 1952’de Helsinki’de düzenlenen yaz olimpiyatlarına katılamadı. Olimpiyatlara katılamayacağının belli olduğu 1951 yılı aktif spor hayatının da son yılı olacaktı.

Güreş sporu tarihinin en başarılı isimlerinden biri olarak Doğu kariyeri boyunca mindere çıktığı 47 maçın 46’sını kazanarak gerçekten inanılmaz bir galibiyet yüzdesi elde etti. Ayrıca kazandığı bu 46 karşılaşmanın 33’ünü tuşla kazandığı için normalde 690 dakika minderde kalması gerekirken, sadece 372 dakika 26 saniye minderde kalarak bu 46 maçı kazandı.

 

Samsun'daki Yaşar Doğu Heykeli

 

Yaşar Doğu sporculuk kariyeri sonrası kendini başarılı güreşçiler yetiştirmeye ve ülkemize yeni madalyalar kazandırmaya adadı. Kendisi gibi yetenekli sporcuların onun kadar sıkıntı çekmemesi için çok uğraştı. Yetiştirdiği sporculara hem antrenörlük hem mentorlük yaptı fakat kendi sağlığına yeteri kadar dikkat etmemesinden dolayı hayata daha 48 yaşındayken, çok erken veda etti. Ölümünün ardından iz bıraktığı yerlerde 60 yıl geçmesine rağmen saygıyla anılan ve spor salonlarına, sokaklara, caddelere ismi verilen efsane güreşçimiz Yaşar Doğu, Türk spor tarihinde her zaman çığır aşmış bir kişilik olarak anılacak.

 

Ankara'daki Yaşar Doğu Heykeli